Short Story
Sulara Karışan Kan

Sulara Karışan Kan

Başlamak İçin Kaydır

Sulara Karışan Kan

Gangplank palasını devasa Noxus’lu savaş kaptanının böğrüne saplayınca adam baştan aşağı sarsılarak baltasını düşürdü. Dövmeli dudaklarının arasından kanlar sızarken, yakası açılmadık bir küfür savurdu.

Korsan alayla dudak bükerek kılıcını can çekişen adamın gövdesinden kurtarıp, onu yere itti. Kaptan, ağır zırhının şangırtıları arasında güverteye serildi. Kanı, savaş kalyonunun ön güvertesinde oraya buraya savrulan su birikintilerine karışmaya başladı. Gangplank’in gemisinin siyahlara boyanmış gövdesi arkalarında yükseliyordu. İki gemi birbirine halatlar ve iplerle bağlanmıştı.

Gangplank, yarısı kararmış yarısı altın kaplı dişlerini sıkarak acısını bastırmaya çalıştı; Noxus’lu onu neredeyse yenecekti. Yine de, tayfasına zayıf görünmemek için kendini zorlayarak yüzüne kötücül bir sırıtış yerleştirdi.

Rüzgâr ve yağmurun şamarlarına göğüs gererek dönüp, geri kalan Noxus’lulara baktı. Düşman kaptanını ölesiye düelloya davet etmişti. Artık o kazanmış olduğu için, Noxus’lularda savaşacak cesaret kalmamıştı.

Gangplank “Bu gemi artık benimdir,” diye öyle bir kükreyiş kükredi ki, sesi şiddetli rüzgârı bile bastırdı. “Kimsenin buna edecek lafı var mı?”

Yüzünde mensubu olduğu tarikatın dövmeleri, üstünde çivili zırhlar olan devasa bir Noxus’lu savaşçı, Gangplank’e hınçla baktı. “Bizler Noxus’un evlatlarıyız,” diye haykırdı. “Gemimizi senin gibilere teslim edeceğimize ölürüz!”

Gangplank önce kaş çattı, sonra omuz silkti.

“Öyle olsun o zaman,” deyip arkasını döndü. Tayfasına bakıp, kötülük dolu bir gülümsemeyle “Gebertin şunları!” dedi.

“Gemilerini de kül edin.”